ONE MİNUTE..!

Irak ve Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi ihalesi "davos fatihi" akp hükümeti tarafından "İSRAİL" 'Lİ firmalara verilecek...!

Danıştay tarafından bozulan karar meclis tarafından hiçbir düzenleme yapılmadan yeniden kabul edilmek istendi ve danıştaya yeniden gönderildi.

Karar kabul edilirse ne olacak , bu ihale neden bu kadar önemli ? Muhalefet partileri olaya ne tepki gösterdiler, iktidar kendini nasıl savundu :



"Vali de dile getirdi
Arzı Mevud içinde yer alan bu toprakların; yasal yollardan 5 yıllık temizleme süresinin ardından 44 yıllığına organik tarım gerekçesiyle İsrailli firmalara ihale edilmesinden endişe ediliyor. İsrail’in bu bölgeye yönelik ihaleleri almak istediği, daha önce Kilis Valisi Aslan Kütük tarafından da dile getirilmişti.
Adı geçen İsrail firmaları
Temizle-Kullan modelinden önce gündeme gelen ‘yap-işlet-devret’ yöntemi ile ihaleye çıkılan; ulusal güvenlik nedeniyle iptal edilen Mardin ihalesine İsrail’in destek verdiği üç İsrail şirketinin başını çektiği üç ayrı konsorsiyumun başvurduğu ortaya çıktı. Bu konsorsiyumların içerisinde; Quadro, Redwing ve Mott isimli firmanın adı geçiyordu.
AKP hükümeti, Irak ve Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi işini 44 5 yıllığına bu arazilerde tarım yapacak firmaya ihale etmekte ısrar ediyor. Mayın temizleme ile organik tarım yapmanın farklı işler olduğu gerekçesiyle Danıştay tarafından iptal edilen düzenlemede herhangi bir değişiklik yapmayarak önceki kararında direten Hükümet; Danıştay kararına rağmen ‘mayın temizleme ile organik tarımı’ aynı firmanın yapmasını istiyor. Mayınlar temizlendikten sonra Arzı Mevud içinde yer alan bu toprakların; yasal yollardan 5 yıllık temizleme süresinin ardından 44 yıllığına organik tarım gerekçesiyle İsrailli firmalara ihale edilmesinden endişe ediliyor.
Karasal mayınların temizlenmesini öngören Ottowa anlaşmasına imza atan Türkiye’nin, mayınları temizlenmesi meselesini organik tarımla birlikte ihale etmedeki ısrarı bir türlü anlaşılamıyor. Danıştay’ın iptal kararından sonra yeni bir kanun tasarısı şeklinde Meclis’e sunulan düzenleme, Tarım ve Köy İşleri Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonlarında görüşüldükten sonra Genel Kurul’da görüşülmeye başlandı. Ancak Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren bir konudaki düzenlemenin Milli Savunma Komisyonu’nda ele alınmaması sert eleştirilere neden oldu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ile daha önceki düzenlemede aynen ısrar ediliyor. Hükümet, Genelkurmay Başkanlığı’nın ‘35 milyon dolar verilmesi’ halinde yapabileceğini belirttiği temizlik için; 14 firmadan teklif alan Maliye Bakanlığı’nın karşısına 50 milyon dolar ile 1,5 milyar dolarlık bir rakam çıkmasına rağmen önceki kararında direniyor. Maliye Bakanlığı’nın, işin maliyeti konusunda net bir rakam ortaya koymaması da eleştiriliyor.
877 km’lik mesafe
Verilen bilgiye göre, temizlenmesi gereken alan Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak illerinin büyük kısmı Suriye, bir kısmı Irak ile olan sınır bölgesini kapsayan 877 km’lik ve 216 bin dekarlık alanı kapsıyor. Türkiye’nin taraf olup imzaladığı Ottowa Sözleşmesi, 21 Ekim 2004 tarihinde onaylamış; 2005 Nisan ayında da yürürlüğe girmişti. Buna göre Türkiye’nin, en geç 1 Mart 2008′den itibaren depolarında bulunan mayınları imha etmesi, en geç 1 Mart 2014′e dek toprağa döşeli tüm mayınları temizlemesi gerekiyor. Bu bölge Türkiye’nin güvenlik açısından en riskli, en kritik bölgesi. Bölgede yerli ya da yabancı özel şirketlerin kırk dört yıl o toprakları işgal etmesi, Türkiye’nin güvenliği açısından son derece ciddi sakınca oluşturacağı belirtiliyor.
Özellikle daha önceki ihalelerle İsrailli firmaların bizzat ilgilenmesi, bu işin önemini bir kez daha ortaya koydu. Bu durumu dikkate alan Danıştay, daha önceki 2005 yılındaki Bakanlar Kurulu kararnamesine istinaden yapılan ihaleleri ve şartnameyi iptal etti. Ve Mayınlı sahanın temizlenmesiyle, temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması işlerinin aynı firma tarafından yapılamayacağına hükmetti.
İsrail’in gözü burada
Ancak hükümet yeni tasarıda; önceki düzenlemesinde ısrar ediyor. Tasarıda yine, mayınlı arazilerin temizlenmesi karşılığında aynı firmaya arazide organik tarım yapma imkânı veriliyor. Böylece hem organik tarıma uygun hem de petrol rezervleri bulunan bu arazilerin yabancıların eline geçmesinin önü açılacak. Özellikle İsrail’in organik tarım yapma gerekçesiyle Arzı Mevud içerisindeki bu bölgeye yönelik ihaleleri almak istediği, daha önce Kilis valisi tarafından dile getirilmişti. Bu ihaleleri kaçırmayacak İsrail, uluslar arası firmaları aracılığıyla yüksek kalite ve büyüklüğe sahip bu bölgeye 44 5 yıllığına yerleşmek istiyor.
2. Gazze olur!
Tasarı hakkında fazla bilgisi olmadığı için savunmakta oldukça zorlanan yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Önce temizleme işini ihale edeceğiz” diyerek herkesi şaşırttı. Daha sonra ikisini bir arada yapan şirket olabileceğini söyleyen Şimşek, “Şu anda Türkiye’de veya başka bir tarafta, belki hem, tarımsal faaliyette uzmanlaşmış hem de mayın temizlemede uzmanlaşmış firma yoktur, bilemiyorum. Ama bu türden bir faaliyetin yapılamayacağı anlamına gelmiyor. Siz ihaleye çıkarsınız, bir firma, bir mayın temizleme firmasıyla da anlaşır; dolayısıyla birlikte de bu işi yapabilirler. Buna aykırı bir şey yok” diye konuştu.
CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin ise, Gazze hatırlatması yaparak, “Gazze’de yaşananlar için haklı bir hiddet içinde olanların, benim ülkemin toprağını ne İngiliz ne Ukraynalı ne İsveçli ne de İsrailli firmalara verme hakları olabilir. Hükümetin ülkemizin güneydoğusunda ikinci bir Gazze yaratmaya hakkı yoktur. Ancak biliniz ki bu tasarıyı yasalaştırdığınızda ülkemizde ikinci bir Gazze’yi bizzat yaratmış olacaksınız” dedi.
Hükümet teklifi
Mayın temizleme ve arazi kullanım süreleri
Madde 3- (1)Mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı geçemez. Taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullanılmasına ilişkin tahmini ihale süresi ise, kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 44 yılı geçmemek üzere, mayın temizleme işinin maliyeti ile kullanıma bırakılacak taşınmazların bir yıllık kira bedeli esas alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenir.
Plan Bütçe Komisyonu
Mayın temizleme ve arazi kullanım süreleri
Madde 3- (1) Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 44 yılı geçemez.
“İsraillilere verilmesin”
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, devletin milletin çıkarlarına uygun olarak mayınları temizletmesini isteyerek, “Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı’na “One minute” demişti. Biz de şimdi Sayın Bakanımıza ‘one minute’ diyoruz. Burada da yine İsraillilere verilmek üzere olan bu toprakları bizim ettiğimiz yemine uygun olarak, Türk milletinin çıkarına kullanmak üzere bir düzenleme yapılsın” dedi.
DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal da, “Siyasi iktidar, her zaman olduğu gibi ‘Şeytan ayrıntıda gizlidir’ sözünü haklı çıkarırcasına tasarıya öyle maddeler, bölümler eklemişler ki bunları savunmak olanaklı değildir” dedi. Bu arazilerin niye mayın kurbanlarına verilmediğini soran Birdal, “Neden bu temizlenecek alanlar az topraklı ve topraksız yoksul köylülere verilmeyecektir?” dedi.
AKP Sivas Milletvekili Mustafa Açıkalın ise, temizlenecek alandaki arazinin tarımsal amaçla kullanılmak üzere en az sürede kullanıma talip olan ihaleciye verileceğini belirterek, “Bu ihale bir bütün olarak yapılacağı gibi, parçalı olarak da yapılması mümkündür” dedi.


Saadet partisi genel başkanı Numan Kurtulmuş ihalenin sakıncaları hakkında şunları dedi :

1. "Bu arazi, maalesef önümüzdeki 50 yıllığına, yarım asırlığına başkalarının kullanımına açılacaktır. Üsluptan ve tartışmalardan anlaşılan, yabancı firmaların ilgilendiği bir alandır. Öyle görünüyor ki, çoğu İsrailli firmaların ilgilendiği bir ihaledir. Türk ortaklığı gibi görünen ortaklıkların arkasında İsrail ortaklıkları mevcuttur. Biz bu kadar verimli arazileri, başka bir ülkeye, başka bir gruba devrediyoruz" 2. "GAP, Türkiye’nin uzun yıllardır yatırım yaptığı bölgedir. Sulama kanalları, barajlar ve diğer imkanlarıyla, önemli merhaleler katedildi. Önümüzdeki dönemde dünya sağlık örgütünün raporlarına göre, su ve gıda krizi olacak. Su kaynakları kıtlaşacak. Ciddi gıda açığı olacak. Türkiye son 50 yılını yoğunlaştırdığı bu bölgedeki su kaynaklarını da, yabancı konsorsiyumlara vererek kontrolünü elimizden çıkarmış olacağız". 2004 yılında AB ilerleme raporunda yer alan su havzalarının İsrail ve komşuları tarafından adil bir şekilde kullanmasını sağlayacak uluslar arası bir su idaresinden bahsedildiğini hatırlatan Kurtulmuş, "GAP bölgesinin su imkanlarının bu şekilde elden çıkarılması, bizim AB ilerleme raporlarındaki kimsenin konuşmadığı bu maddeye dikkati çekmemizi zorunlu kılmaktadır" dedi. 3. "İstimlak konusundaki mahkemeler hala devam ediyor. Devlet, bu ihaleyle toprakları bir yabancı firmaya 49 yıllığına devrederse, devletle ilgili hukuki sıkıntıların çoğu da kamuya yük olarak kalacak" (Bu araziler gecmiste devlet tarafindan ozel muhataplardan istimlak edilmisti). 4. Dördüncü sakıncanın ise bu arazilerde Kibutz adı altında kurulacak tarımsal çiftlikler olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, daha önce İsrail’in Türkiye’den bu konuda istekte bulunduğunu hatırlatarak, "Yaklaşık 10 dönüme bir kibutz kurulacağını ve her kibutz da 15 aile kurulacağını düşünürsek, bütün mayınlı arazilerde 500 bin ilave vatandaşın gelip çalışma imkanı ortaya çıkacak. Aileleriyle birlikte bu, 2 milyona yakın insan demektir. Diyelim ki, İsrailli firmalara verirsek bu arazileri, bu kibutzlarda kimler çalışacak? Hangi milletin çocukları olacak? Dışarıdan gelecek işgücünün sakıncaları neler olacaktır?" diye sordu. 5. Tasarının beşinci sakıncasının yer altı zenginlikleri olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Bu bölgede, petrol ve doğalgaz rezervi açısından oldukça geniş imkanlara sahip. Dolayısıyla Türkiye devleti, petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerini bu bölgede nasıl sürdürecektir?" dedi. 6. Suriye ile ilişkilerin sıkıntıya girmesinin de başka bir sakınca olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Bu süreç, Suriye ile ilişkileri ciddi şekilde sıkıntıya sokacaktır. Golan Tepelerindeki su kaynakları İsrail’in kontrolünde. Türkiye tarafındaki kaynaklar da İsrailli firmaların eline geçerse, bütün su kaynakları sıkıntıya girecektir. Bu şekildeki Suriye, Türkiye ile ilişkilerini nasıl sürdürecektir? " diye konuştu. 7. Yedinci sakıncayı Gazze topraklarının kaybedilmesiyle açıklayan Numan Kurtulmuş, "Gazze’deki, Batı Şeriadaki topraklar da benzer şekilde kaybedilmişti. Bunları söylediğimiz zaman, komplo diyenlere; Gazze lafından hoşlanmıyorlarsa; Kıbrıs’ı hatırlatmak isteriz. Kıbrıs’ın bizim elimizden çıkması, İngiliz gemilerinin ikbal ihtiyaçları dolayısıyla adada kendilerine belli süreyle belli haklar verilmesiyle başladı. Ama ondan sonra baktık ki, Kıbrıs diye bir yer kalmamış. Türkiye bu topraklarını bu şekilde ihale ederse, kaybetme riskiyle karşı karşıyadır" diye konuştu. 8. Sekizinci sakıncayı Sevr haritasında gösteren Numan Kurtulmuş, "Bu harita sevr haritasıdır. Bu haritada ısrarla söylenilen, gösterilen yerlerden birisi de burasıdır. Bu alan, şimdi ısrarla ihale çıkarılmak istenen alandır" dedi.

(alıntı)

Edit: :)

1 yorum:

  1. neden kendi askerimiz bu isi yapmamak icin yuksek fiyat cikardi acaba?

    YanıtlaSil